15 Ekim 2015 Perşembe

Cehennem - Dan Brown

“Cehennemin en karanlık yerleri, buhran zamanlarında tarafsız kalanlara ayrılmıştır.”

Dante – İlahi Komedya
Dan Brown kuşkusuz son zamanların en fazla okunan yazarlarından biri ve en çok tartışılan yazarlar listesinin de tepesinde yer alıyor.

"Da Vinci Şifresi" ile yer yerinden oynamıştı ve bir anda Hristiyan dünyasının tepkisini üzerinde toplamıştı. Bilimsel araştırmalar, dini gerçekler ile birlikte gizemli bir polisiye gerilim hikayesi oluşturan yazar, daha sonra Melekler ve Şeytanlar ve Kayıp Sembol ile bu başarısı devam ettirdi. Şimdi, son eseri olan Cehennem romanı ile kendine ait tarzına devam ediyor ve bu kez Hıristiyan dünyasındaki İnferno yani Cehennem kavramına el atıyor.
 
Okuyanlar bilirler, Dan Brown’un romanları, sanat eserlerinin içinde saklı olan, saklı olduğuna inanılan bilmeceler ve gizemlerle yoğrulan, çok sağlam kurulmuş entrikalar içerir ve bir solukta zevkle okunur. “Cehennem” de öyle. Ve son romanının finali, Türk okurları doğrudan ilgilendiren bir yerde, İstanbul’da geçiyor!
 
Dan Brown kitaplarının Simgebilim uzmanı olan kahramanı Robert Langdon, Cehennem romanında gözlerini bir hastane odasında açıyor. Son olarak Harvard üniversitesindeki bir anısını hatırlayan Langdon kendini bir anda başından vurulmuş olarak, son 48 saate dair hiç bir şey hatırlamadan İtalya’da buluyor. Ne olduğunu anlamaya çalışırken, hastanede saldırıya uğruyor ve bu saldırıdan genç bir doktorun yardımı ile kurtuluyor. Dahası, cebinde üzerinde tehlikeli simgesi olan bir cihaz buluyor. Ülkesinin konsolosluğundan yardım isteyen, fakat yardım yerine kendisini öldürmeye çalışan kişiyi karşısında bulan Langdon, ülkesinin de kendini öldürmeye çalışması ile bir şok daha yaşıyor ve genç, fakat sıra dışı zekası olan doktor ile işin gerçeğini çözmek için yine simgelerde gizli olan ipuçlarının peşine düşüyor.
 
Floransa’nın tarihi yerlerinde başlayan macera, İtalya’nın diğer büyülü şehri olan Venedik’e uzanıyor ve Langdon, kendini genetik uzmanı olan ve dünya nüfusunun hızlı artışı nedeni ile insanoğlunun 100 yıl içinde neslinin tükeneceğini düşünen, bu yüzden ölümcül bir virüs yaratan ve bunu "Dante’nin Cehennem Haritası" ile ilişkilendiren dahi birinin peşinde buluyor. Tek sorun, bu psikopat bir hafta önce intihar etmiştir ve virüsün aktif aktif etmesine bir kaç gün kalmıştır ve virüsün yerini bulmak için tek umut Langdon’dur.
 
Dan Brown’un Cehennem romanı, okurlarını yine mükemmel bir maceranın içinde sürüklüyor. Kitapta yine tarihi öğeler, gizemli sırlar ve en güzeli ise İstanbul’un tarihi köşeleri var. Yerebatan Sarayı, Ayasofya ve Kapalı Çarşı gibi, belki de defalarca önünden geçtiğiniz tarihi yerlere farklı bir gözle bakacak, belki de tekrar ziyaret etmek isteyeceksiniz.
Kitap, yazarın şimdiye kadar yazdığı en muhteşem kitabı. Hem heyecan dozu çok yüksek, hem de İstanbul'da, hemen gözümüzün önündeki sembollerin anlamı konusunda verdiği bilgiler çok aydınlatıcı. İnsanoğlu, tarihsel gelişimi boyunca resimlerde, tablolarda, heykellerde, binalarda ve benzeri birçok yerde sembolleri kullanmış. Anlamını bilmezseniz sadece görsel bir şölen diye baktığınız bir sembol veya bir obje, anlamını bilince, bazen hayretlere sürüklüyor, bazen büyülüyor. Kitabı okurken, görseller konusunda Google yardımı almanızı öneriyorum.
Bu büyüleyici kitabı es geçmeyin.

Hiç yorum yok: